Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba, 2018 yılının tarım ve hayvancılık yılı olacağını belirterek, “Bizim kendi programımızda, inşallah 2,5-3 yıl içerisinde et ithalatını önleyecek önlemleri, tedbirleri alıyoruz.” dedi.
AK Parti TBMM Grup Toplantısı öncesinde gazetecilerin sorularını yanıtlayan Fakıbaba, yılbaşından itibaren ekmek gramajının alt sınır olarak 200 grama düşürüleceğinin hatırlatılması üzerine, “İsraf diyoruz ya, yani 250 gram ekmek bazen israf oluyor. Şu anda bir düşünce aşamasında, ‘Acaba yani biz bunu onar gram, onar gram azaltsak israfı önleyebilir miyiz?’ Bu bağlamda çalışmalarımız devam ediyor. Ama kesin bir şey yok.” açıklamasında bulundu.
“Tebliğ yayınlanmadı mı?” sorusuna ise Fakıbaba, şu yanıtı verdi:
“Orada eğer 200, 210, 220, 230 deniliyorsa israf düşünülerek söylenmiştir. Yoksa başka bir amaçla değildir. Şu anda kesin bir olayımız da yok, çalışıyoruz. Sadece israfı önlemek amacıyla ekmekler çöpe gitmesin diye ‘Acaba bunun gramajını düşürdüğümüzde bunda başarılı olabilir miyiz, olamaz mıyız’, onun hep araştırmasını yapıyoruz. Şu anda da kesin bir şeyimiz yok. İsrafı önleyeceğimize inanırsak olabilir, önlemeyecek olursak o zaman devam eder.”
Ucuz et uygulamasında dönüşlerin nasıl olduğuna ilişkin soru üzerine Fakıbaba, bu konuda her geçen gün daha iyiye gidileceğini söyledi.
Bunun, başkalarıyla yarış olmadığını ve özel sektörü de desteklediklerini vurgulayan Fakıbaba, 1 Ocak 2018 tarihinden itibaren 50 ve daha altında büyükbaş hayvanı olan yerli üreticilere hayvan başına 250 lira kesim desteği ödemesi yapılacağını aktardı.
Bu alanda daha da çok desteğin geleceğini belirten Fakıbaba, “2018 yılı tarım ve hayvancılık yılı olacak. Buna emin olun.” diye konuştu.
Doğu Anadolu Bölgesi’nde çeşitli illerde temaslarda bulunduğunu da aktaran Fakıbaba, o bölgede insanları kalkındırmak amacıyla özellikle hayvancılık alanında çok farklı projeleri hayata geçireceklerini dile getirdi.
“Türkiye’de üretilen etleri daha mı çok tüketeceğiz?” sorusu üzerine ise Fakıbaba, “Bizim kendi programımızda, inşallah 2,5-3 yıl içerisinde ithalatı önleyecek önlemleri, tedbirleri alıyoruz.” dedi.
Başka bir soru üzerine de Fakıbaba, “Bizim bir milyon düveye ihtiyacımız var. İki yıl içerisinde bu bir milyon düveyi yerine koyacağız.” ifadesini kullanarak, hayvancılık alanında kadın girişimcilere öncelik tanıyacaklarını aktardı.
Köy yaşamıyla şehir yaşamını yarıştırmayı amaçladığını belirten Fakıbaba, bunun tartışmaya açılmasının bile önemli bir olay olduğunu belirtti. Köylere ilişkin çeşitli projeleri de hayata geçirdiklerini vurgulayan Fakıbaba, “Köyde yaşam daha iyi. Haydi köyümüze dönelim. Niye olmasın? Ben de varım.” diye konuştu.
“Baklagillerde stoktan vazgeçildiği an gümrük vergileri tekrar yükselecek”
Baklagillerde gümrük vergisinin sıfıra indirilmesine ilişkin değerlendirmesi de sorulan Fakıbaba, ithalatı teşvik etmediklerinin altını çizerek, üreticileri, esnafı ve tüketiciyi koruyacaklarını bildirdi.
Ancak birilerinin de stokçuluk yaptığını ifade eden Fakıbaba, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yani siz stokçuyu nasıl önlersiniz? Bunun esnafla, sanayiciyle, üreticiyle bir ilgisi yok. Üretici zaten malını elinden çıkarmış. Yani bir bakıyorsunuz ki arpayı 90 kuruşa almış, 95 kuruşa satarken TMO’nun mal vermeyeceğini duyduğu an 1 lira 50 kuruşa çıkarıyorlar. Bunun adı esnaflık da değil. Bunun adı fırsatçılıktır. Yani burada ithalatın açılmasının, gümrük vergilerinin sıfır olmasının nedeni üreticiyi rahatsız etmek değil, tamamen tersine üreticiyi, tüketiciyi korumaktır. Orada 10-15 tane stokçuyu engelliyorsunuz. Olay bu yani. Piyasayı regüle etmek. Stokçular bundan vazgeçtiği an hemen anında gümrük vergileri tekrar yükselecek. Bu kadar basit olay.”
“Bu resmen bir cinayet”
Erzincan’da, bir askerin orduevi nizamiyesinde yakaladığı kediye işkence yapması hatırlatılarak, yasada bir değişiklik olup olmayacağının sorulması üzerine Fakıbaba, “Bu resmen bir cinayet. Zaten ‘adam’ bile demiyorum. O haini içeri atmışlar. İnşallah cinayetten mahkum olur.” değerlendirmesinde bulundu.
Hayvanları çok seven ve hayvan haklarına çok saygı duyan bir bakan olduğuna dikkati çeken Fakıbaba, “Hayvan bir mal değildir. Allah’ın yarattığı önemli bir varlık ve canlıdır. Onların sayesinde şu anda biz hayattayız. Onlar bizimle hiçbir zaman böyle ayrı tutulamayacak kadar da önemli, Allah’ın yaratmış olduğu yaratıklardır.” dedi.
Yasal düzenlemeye ilişkin bir çalışmanın ise şu anda olmadığını dile getiren Fakıbaba, ancak bunun olması gerektiğini söyledi.
Evcil hayvan satışına ilişkin değerlendirmesi de sorulan Ahmet Eşref Fakıbaba, şu yanıtı verdi:
“O konuda yani eski bir belediye başkanı olarak da şunu diyorum. Yukarı tükürsen bıyık, aşağı tükürsen sakal. Yani merdiven altı satışlar olursa ve bu hayvanlar hastalıklı olursa, aşısız olursa, bunlar evlere girerse çocuklarla, o zaman ne olur, bunu bir düşünmek lazım. Bir de satılmasına karşı bir insanım ama gerçekçi olmamız lazım. Size sorsam basın olarak, benim yerimde olsanız siz ne yaparsınız? Herhalde sizin de kafanız karışıktır. Benim de kafam karışık. Bunun bir mal gibi satılması beni rahatsız ediyor. Ama bunun merdiven altında satılığa çıkması da beni çok daha rahatsız eder. Bunun orta yolunu nasıl bulabiliriz. Bunu bulmak, araştırmak lazım. Yani ikisi de beni rahatsız eden bir olaydır. Ama hangisi doğrudur, doğru yolu nasıl bulabiliriz, konuşmak ve tartışmak lazım. Hayvanseverlerle, bu işi yapan arkadaşlarla bence tartışmak lazım. Ama hayvan bir mal değildir. Alınıp satılmaması lazım. Benim düşüncem o. Yani hayvanın köle gibi kullanılmasını şahsen ben içime sindiremiyorum. Belediyeler aşılarıyla, bakımlarıyla çiftlikler kurabilirler. Hayvanseverler, o çiftliklerden ücretsiz bir şekilde gelir, istediği hayvanı alıp evinde bakımını yapıp, sevgisini verebilir.”