Türkiye’de tarım alanları giderek azalıyor. 2001 yılında 26,3 milyon hektar olan tarım alanlarımız, 2015 yılında 23,9 milyon hektara düştü. Bu durum, çiftçileri daha az alanda daha çok üretim yapmaya zorluyor. Ancak, tüketilen kimyasal gübre miktarında da ciddi bir artış gözleniyor. 2007 yılında 5,1 milyon ton olan gübre tüketimi, 2016 yılında %16 artarak 5,9 milyon tona çıktı. Yani, hektar başına kullanılan gübre %19 arttı. Bana göre, bu artışın en önemli nedenlerinden biri yanlış gübre uygulamaları sonucu toprağın verimsizleşmesi.
Toprağın Verimsizleşmesi: Çiftçiler Ne Yapmalı?
Toprağın verimsizleşmesi, tarımda büyük bir sorun oluşturuyor. Gübre kullanımı arttıkça, toprakta birikim yapan kimyasallar toprağın doğal dengesini bozuyor ve verim düşüyor. Yaptığım araştırmalara göre, Türkiye’nin kimyasal gübre kullanımını azaltarak kompostlaştırma uygulamalarını yaygınlaştırması gerekiyor. Bu sayede hem toprak verimliliği artırılır hem de çevresel sürdürülebilirlik sağlanır.
Azot Oksit ve Sera Gazları: Bilinmeyen Tehlike
Dünyanın diğer bölgelerinde de benzer sorunlar yaşanıyor. Örneğin, sera gazı emisyonları konusunda en çok suçlanan gaz karbon dioksit. Ancak, tarım alanlarında yaşayan küçük organizmalar, azot oksit adı verilen ve çok daha güçlü bir sera gazı salıyor. Azot oksit, bir pound (yaklaşık 454 gram) olarak atmosferi, bir pound karbon dioksitten 265 kat daha fazla ısıtabilir ve atmosferde bir yüzyıldan fazla kalabilir. Çiftçilerin yoğun nitrojen gübresi kullanımı, topraktaki azot oksit miktarını artırıyor. 2022 yılında bu durum, ABD’deki insan faaliyetlerinden kaynaklanan tüm sera gazı emisyonlarının %6’sını oluşturmuş durumda.
Çözüm: Toprak Dostu Bakteriler
Bu sorunu çözmek için yapılan araştırmalar umut verici. Bilim insanları, topraktaki diğer mikropları bozmadan azot oksit miktarını azaltan bir bakteri bulduklarını öne sürüyorlar. Bu bakteri, toprakta iyi bir şekilde hayatta kalıyor ve üretimi nispeten ucuz. Bana göre, bu tür yenilikçi çözümler, tarımda sürdürülebilirlik sağlamak için büyük bir adım olabilir. Türkiye’deki tarım alanlarının azalması ve gübre kullanımındaki artış gibi sorunların çözümünde bu tür yenilikçi yaklaşımlar büyük önem taşıyor.
Yaptığım araştırmalara göre, bu tür bakteriler, toprağın verimliliğini koruyarak hem tarımsal üretimi artırabilir hem de sera gazı emisyonlarını önemli ölçüde azaltabilir. Tarımda sürdürülebilirlik sağlamak için kimyasal gübre kullanımını azaltmalı ve doğal yöntemleri benimsemeliyiz. Kompostlaştırma ve yenilikçi bakteriler gibi çözümler, topraklarımızı gelecek nesiller için verimli ve sağlıklı tutmamıza yardımcı olabilir. Bana göre, tarımda bu tür yenilikçi yaklaşımların desteklenmesi ve yaygınlaştırılması, ülkemizin tarım sektörünü daha sürdürülebilir hale getirecektir.