Dünya Gıda Günü’nün bu yıl “Eylemlerimiz geleceğimizdir. Daha iyi üretim, daha iyi beslenme, daha iyi bir çevre ve daha iyi bir yaşam” temasıyla kutlandığını ifade eden Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, her insanın sağlıklı ve sürdürülebilir gıdaya erişiminin en temel ihtiyaç olduğunu belirtti.
Bayraktar, Birleşmiş Milletler verilerine göre dünyada 811 milyon insanın yetersiz beslendiğine ve aç kaldığına dikkati çekti. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) verilerine göre yaklaşık 2 milyar yetişkinin, hareketsiz bir yaşam tarzı ve kötü beslenme nedeniyle aşırı kilolu veya obez olduğunu ifade eden Bayraktar, BM’ye üye 193 ülkenin oy birliğiyle 2030’a kadar açlığın sona erdirilmesinin hedeflediğine dikkati çekti. Bayraktar, bu hedefe ulaşmak için yeterli ve gerekli çalışmanın yapılmadığını savundu. Açlığa son vermenin mümkün olduğunu vurgulayan Bayraktar, “Bunu sağlayabilmek için dünya çapında ortak çalışmalar yapmamız, üretilen gıdanın dengeli dağıtılması ve israfın en aza indirilmesi gerekiyor” ifadesini kullandı.
KALICI ÇÖZÜM
Bayraktar, küresel ısınma, kuraklık, gelişmiş ülkelerin tarımsal ürünlerdeki ithalat-ihracat ve korumacı politikaları, talep miktarının artması, tüketim alışkanlıklarının değişmesi, tarım sektörüne yeterli yatırımın yapılmaması, girdi fiyatlarının artması, tarım ürünlerinin biyoyakıt üretiminde kullanılması ve salgın gibi birçok etkenin dünya gıda fiyatlarını etkilediğini bildirdi.
Bayraktar, fiyat artışlarına çözüm bulmanın kolay olmayacağını ve bu durumun küresel ölçekte yaşanmaya devam edeceğini belirtti. Türkiye’de gıda fiyatlarındaki yükselişi önlemek için günlük değil, kalıcı çözümler üretilmesi gerektiğini vurgulayan Bayraktar, “Kalıcı olmayan çözümlerle gıda fiyatlarını bir süre baskılayabiliriz ancak yükselişi engellemek ve fiyatlar kontrol altında tutmak mümkün olmaz. Tarım topraklarımızı korumamız, bize gıda ve su sağlayan her karış toprağımızın değerini bilmemiz çok önemlidir. Sürdürülebilir tarım, gıda güvenliğini garanti altına almanın, sağlıklı ekosistemleri beslemenin, toprağın, suyun ve doğal kaynakların sürdürülebilir yönetimini desteklemenin yoludur. Dünyada gıda güvenliği ancak devletlerin, uluslararası kuruluşların, sivil toplum kuruluşlarının ve tüm aktörlerin de aktif katılım ve diyaloğuyla mümkündür. Ülkemizin gıda güvencesinin sağlanması, toplumun sağlıklı beslenmesi, tarımımızın uluslararası alanda rekabet edebilecek doğrultuda sürdürülebilir şekilde gelişebilmesine bağlıdır” dedi.